Ankara 14.Noteri Bakara Suresi 282.Ayet. " Kâtib-i Âdil."
Ankara 14.Noteri
Araç Satışı, Vekaletname, Şiir Şarkı Sözü ve Resim Tasdiki ,Diploma Örnek Tasdiki, Veraset İlamı, Vasiyetname, Kat Karşılığı Sözleşmesi, Mirasçılık Belgesi, Protesto, İhtarname, İhbarname, Sözleşme Feshi, İş Sözleşmesi, Taahhütname, Kefaletname, İmza Sirküleri,İmza Beyanı, Avukat Vekaleti,
Beyanname,Çıraklık Belgesi Taahhüdü
Sözleşme Onaylama
Ankara 14. Noteri
Avukat Vekaleti, Riskli Yapı, Kentsel Dönüşüm, İmza Sirküleri, Taahhütname, İpotek, Evdi Terk Eden Eşe EVE DÖN ihtarı, SÖZLEŞME (Araç Kira, Taşınmaz Kira,Taşınır Kira, Tarla Kira, Arazi Kira), Taşınmaz Satış Vaadi,
Ankara 14.Noteri: " Kâtib-i Âdil."
Bakara Suresi 282.Ayet.
" Kâtib-i Âdil."
Yüklenme Senedi, Kefaletname, Rehin,
İmza Beyanı, Beyanname,Çıraklık Belgesi Taahhüdü,Sözleşme Onaylama, ARAÇ SATIŞI, Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesi
Noterliği bilimsel olarak anlatmaya kalkarsak, sıradan vatandaş bunu pek anlamaz veya okumadan geçer ve umursamaz. Bunun için Noterliği, yine önce kanundaki ifadesini yazmak ve sonra da "anlaşılır" bir şekilde açıklamak gerektir. Zira noterlik hakkında hakimler-savcılar ve avukatlar dahi fazla bir şey bilmemektedir. Sıradan vatandaşı bırak, hukukçular dahi, her isteyenin her istediği yerde noterlik açabileceğini; 65 yaş bittiğinde emekli olacak olan noterler için, "niçin emekli oluyorsun, daha çalışabilecek durumdasın ? Veya çocuğun yok mu ona devretsene" gibi sözler sarf ettiğini duymaktayız. Bu bakımdan noterlik, noterler dışındaki insanlar için bir kapalı kutudur. Bunu açmak ve aşmak lazımdır. Şöyle ki :
"Noter" kelimesi, Latince'den gelmiştir ve "yazıcı" anlamına gelmektedir. Bizdeki eski tabiriyle Kâtib-i Âdil'dir.
Noterlik Kanunu'nun 1. maddesine göre; "noterlik bir kamu hizmetidir. Noterler, hukuki güvenliği sağlamak ve anlaşmazlıkları önlemek için işlemleri belgelendirir ..."
Yani noterlik hizmeti, Devletin resmî bir hizmetidir ve noter de resmi bir hizmetlidir.
Bu bakımdan noter ve noterlik tamamen Adalet Bakanlığı'na bağlı resmi bir kurumdur. Noterin ilk ataması, sonra başka bir noterliğe nakli, yıllık izin veya hastalık izini hakkı, 65 yaşını doldurunca her memur gibi emekliliği, bu arada teftişi, cezai sorumluluğu gibi konularda hakimler-savcılar gibi Adalet Bakanlığı'nın denetimine tâbidir.
Adalet Bakanlığı, (Türkiye Noterler Birliği'nin de mütalaasını alarak) iş sayısı ve gelir durumuna göre istediği yerde bir veya birkaç noterlik açabilir veya açılmış olan noterliğin kapanmasına karar verebilir. Yani hiçbir kimse veya bir noter kendi isteğine göre bir noterlik açamaz. Ve hatta bulunduğu noterliğin yerini bile izinsiz değiştiremez. Aynı binada bir alt kata veya bitişik daireye bile geçmek istese (T. Noterler Birliği'nin de iştirakiyle) Adalet Bakanlığı'ndan izin alması şartı vardır.
Noter mutlaka hukukçu olmalıdır. Hukuk Fakültesini bitirmiş hakim-savcı veya avukatlık stajını yapmış veya bu meslekleri yapmış olanlar (diğer bazı şartları da taşıyorlarsa) Noterlik Belgesi alabilirler. İlk atama, gelir ve iş durumuna göre en alt seviyeden başlayan ve boş olduğu ilan edilen) 3. sınıf noterliğe, bu belgedeki sıra numarasına göre yapılır. Bu atama hiçbir istisna olmaksızın kesin olarak bu sıra numarasındaki önceliğe göredir.
Bulunduğu noterlikte en az 2 senesini doldurmuş olan bir noter, boş olduğu (Adalet Bakanlığı tarafından) ilan edilen bir başka noterliğe müracaat ettiği zaman meslekte geçirdiği zamana (kıdeme) göre öncelik kazanır. Kim, bir gün veya bir saat daha eskiyse, o noterliğe atanmaya hak kazanır.
3. sınıftan 2. sınıfa, oradan da 1. sınıfa geçmek için her sınıfta en az dört sene çalışmış olmaya ve Adalet Bakanlığı müfettişlerince verilecek iyi rapor almaya bağlıdır.
Noterlik atama ve nakillerinde hiçbir şekilde iltimas, kayırma veya haksızlığa yer verilmez.
Müstakil noterlik olmayan yerlerde noterlik işlemlerini, mahkeme başkâtipleri yaparlar. Bu şekildeki yerlere 4. sınıf noterlik denir.
Noterlerin gelirleri, Adalet Bakanlığı tarafından belirlenen ücret tarifesine göre işlem sahiplerinden alınan paralardır. Noterliğin bilinmeyen yönlerinden biri de, bu ücret sistemidir. İşlem sahipleri makbuz karşılığında verdikleri paranın tamamının notere ait olduğunu zannederler ki, noterler aleyhinde konuşulan konuların başında bu husus gelir.
Noterin, işlem sahibinden aldığı paranın içerisinde Devlet'e ait harç, damga vergisi, değerli kâğıt bedeli ve KDV vardır ki, bunların toplamı çoğu zaman alınan paranın % 80'inden fazlasını teşkil etmektedir. Noter, işlem sahibinden aldığı Devlet hissesini 15 günde bir Maliyeye yatırmak zorundadır. Eksik veya geç yatırdığı takdirde zimmet suçunu işlemiş olur.
Noter bu ücret tarifesine göre noter ücreti adı altında aldığı paradan noterliğin (mefruşat ve teknik donanınım, çalışanların ücreti, kira, kırtasiye, gelir vergisi gibi) bütün masrafını karşılar; artanı noterin kendisine kalan geliri teşkil eder. Noter, bunun dışında Devlet'ten maaş veya herhangi bir ad altında para almaz. İşte bu husus, noterliği, hakimlik-savcılık mesleğinden ayıran en önemli unsurdur.
Noterlik, değişik ad ve şekillerle tarihin her döneminde mevcut olmuştur. İslâm hukukunda Kur'an-ı Kerim'in Bakara Suresinin 282. Ayeti'ndeki "Ey iman edenler ! Belirlenmiş bir süre için birbirinize borçlandığınız vakit onu yazın. Bir kâtip onu aranızda adaletle yazsın. Hiçbir kâtip Allah'ın kendisine öğrettiği gibi yazmaktan geri durmasın (her şeyi olduğu gibi) yazsın. Üzerinde hak olan kimse (borçlu) da yazdırsın ..." mealindeki hüküm noterlik müessesesini işaret etmektedir.
Bu genel açıklamadan sonra noterlerin yaptıkları işlere de kısaca göz atalım:
Yukarıda "... Noterlik, hukuki güvenliği sağlamak ve anlaşmazlıkları önlemek için işlemleri belgelendirir ..." demiştik. Bu nasıl olacaktır ?
Noter, hukuki güvenliği sağlamak ve anlaşmazlıkları önlemek amacıyla çeşitli belge ve işlemlere resmiyet kazandırır ve bu belgeleri saklar ve gerektiğinde ilgili mercilere verir.
Birkaç örnekle bunu açıklamak gerekir:
1) İlgili kişi mal veya parasının ölümünden sonra kimlere nasıl verileceğini veya nasıl idare edileceğini belirtmek için vasiyetname yapmak istediği zaman notere gelir. Noter, ilgilinin akli durumunun bu işlemi yapmaya elverişli olduğunu anlayacak şekilde ilgili ile konuşur veya isterse doktor raporu ile de belgeler ve ondan sonra da isteklerini tutanak şeklinde tesbit eder ve yazar. Şahitler huzurunda imza ettirir ve kendisi de imzalayarak mühürler ve onu saklar. Bu hususu nüfus müdürlüğüne bildirir ve o kişinin bir vasiyetname tanzim ettiğini ve kişinin ölümünün noterliğe bildirilmesini ister. O kişinin öldüğü nüfusa bildirildiği anda nüfus müdürlüğü bu ölümü notere bildirir. Noter de bu vasiyetnameyi o yerin sulh hukuk hakimliğine gönderir. Sulh Hukuk hakimliği, mirascıları toplar ve vasiyetnameyi onlara okur ve gereğini yerine getirir.
Vasiyetnamenin saklanması vasiyeti yapanın ölümüne kadardır. Ölümden sonra dahi bir nüshası noterlik arşivinde durur.
Noter, tarafların bu işlemi yapmaya yaşlarının ve akli durumlarının müsait olduğunu anladıktan sonra durumu yazar ve taraflara imzalatır; kendisi de tasdik ettikten sonra bu evrakı arşivinde saklar. Taraflar anlaşmazlığa düşerse bu belge ileriki zamanda onlara yol gösterecektir.
Anlaşmazlık mahkemeye intikal ettiğinde ise noter, o belgeyi mahkemeye gönderir.
Taraflar bu belgedeki imzalarını ve imza tarihlerini inkâr edemezler. Mahkeme, bu belgedeki hükümlere göre karar verir.
İşte işlem güvenliği ve anlaşmazlığın kısa ve kesin olarak karara bağlanması sağlanmıştır.
3) Bazen bir işin yapılması veya yapılmaması için ya da zamanında yapılmasını sağlamak gibi hususlarda bir taraf diğerine ihtar etme ihtiyacı duyabilir. Mesela, bir konutu tapuda satın alan kişinin, kendi ihtiyacına dayanarak, konut içerisindeki kiracıyı çıkarmak için kanunen tayin edilen 6 aylık zamanın başlangıcını tayin etmek üzere ihtarname göndermesi gerekir. Noter, bu ihtarnamenin bir suretini kiracıya postahane aracılığıyla gönderir ve bir nüshasını da dairesinde saklar. Mal sahibi zamanı geldiğinde mahkemeye müracaat ederse, noterdeki nüsha davanın kısa zamanda ve doğru olarak sonuçlanmasını sağlamış olur.
İşte hem güvenlik ve hem de doğru sonuç sağlanmış olmaktadır.
4) Noterler, esnaf veya tüccarların veya şirketlerin mali bakımdan tutmaları gereken defterleri her yıl tasdik ederler. Her defterin her sayfası mühürlenir, defterin başına ve sonuna kaç sayfa ve ne iş için olduğu belirtilir ve bu tasdik şerhinin bir nüshası da vergi dairesine gönderilir.
Bu işlemle, vergi mükelleflerinin istedikleri zaman defter veya sayfa değiştirmeleri ve yanlış yapmaları veya vergi ziyaına sebep olmaları önlenerek hukuki güvenlik sağlanmış olur.
Görüleceği üzere bütün bu gibi işlemlerle anlaşmazlıklar da önlenmiş olmaktadır.[/LIST]
Bu örnekleri çoğaltmak mümkün fakat yazıyı fazla uzatacağı için lüzumsuzdur. Ancak, noterliklerde yapılan diğer iş ve işlemleri başlıklar halinde yazmak lazımdır:
Noterlik Kanunu'na göre noterlerin genel olarak yapacakları işler şunlardır:
[LIST]
1) Kanunlarda resmi olarak yapılmaları emredilen ve merciler belirtilmemiş olan bütün hukuki işlemleri bu kanın hükümlerine göre yapmak,
2) Gayrimenkul satış vaadi yapmak,
3) Bu Kanuna uygun olarak dışarıda yazılıp getirilen kâğıtların üzerindeki imza, mühür veya herhangi bir işareti veya tarihi onaylama, (anlaşmaları sözleşmeleri tasdik etmek)
4) Bu Kanun hükümlerine göre yapılan işlemlerin dairede kalan asıl veya örneklerinden veya getirilen kağıtlardan örnek çıkarıp vermek,
5) Belgeleri bir dilden diğer bir dile veya bir yazıdan başka bir yazıya çevirmek,
6) Protesto, ihbarname ve ihtarname göndermek,
7) Kanunen tescili gereken işlemleri tescil etmek,
8 ) Saklanmak veya bir başka şahısa verilmek üzere getirilen emanetleri muhafaza etmek,
9) Bir şeyin veya bir yerin hal ve şeklini, kıymetini, ilgili şahısların kimlik ve ifadelerini tesbit etmek, piyango ve özel kuruluşların kur'a seçim ve toplantılarında hazır bulunmak,
10) Defter onaylamak,
11) Menkul malların ve özellikle motorlu araçların satışlarını yapmak.[/LIST]
Tabii ki, bu işlemleri anlatmak ciltler dolusu kitaplara sığar. Ancak özet olarak şunu söyleyerek yazıma son vermek istiyorum: